Psychiatry and Clinical Psychopharmacology
Original Papers

Obsessive-compulsive disorder in outpatients with epilepsy: prevalence and clinical features

1.

Selçuk Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Konya-Turkey

2.

Selçuk Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi, Nöroloji AD, Konya-Turkey

Psychiatry and Clinical Psychopharmacology 2010; 20: 228-233
Read: 1014 Downloads: 563 Published: 01 March 2021

Objective: In the present study, we aimed to investigate the prevalence and symptomatology of and factors associated with obsessive-compulsive disorder in epilepsy patients.

Methods: A total of 155 consecutive patients with epilepsy between ages 18 and 60, who presented to epilepsy outpatient clinic of a university hospital were included in this study. Patients with additional neurological disorders other than epilepsy; epilepsy secondary to head trauma, metabolic disorders, and intracranial problems; patients with severe medical diseases; mental retardation, and patients who received psychotropic medications during the last month were excluded from the study. Sociodemographic properties of patients, type of epilepsy, and antiepileptic medications were recorded. Types of epilepsy were recorded clinically as simple partial, complex partial, juvenile absence, juvenile myoclonic, generalized tonic-clonic, and others. Type of epilepsy according to EEG was recorded as temporal lobe epilepsy and non-temporal lobe epilepsy. SCID-I (Structured Clinical Investigation of Disease) for axis I was used to diagnose OCD for DSM-IV. Yale-Brown Obsession Compulsion Scale was used for the types of obsessions and compulsions among the OCD diagnosed patients.

Results: Nine (5.8%) patients met the criteria for OCD. The most common obsessions were contamination (66.7%), aggression (44.4%), religious (22.2%) and symmetry/exactness (22.2%) whereas the most common compulsions were cleaning/ washing (66.7%), checking (66.7%), repeating rituals (22.2%) and orderliness/sorting (22.2%), respectively. Patients with temporal lobe epilepsy had a higher frequency of OCD than patients with non-temporal lobe epilepsy. The correlation between levetiracetam use and OCD was found to be marginally significant. No correlation was detected between OCD and other anticonvulsants. The mostly used anticonvulsants were oxcarbazepine (35.5%), carbamazepine (31.6%) and valproic acid (34.2%). The most frequent clinically diagnosed epilepsy types were generalized tonic-clonic (34.2%) and complex partial epilepsy (27.1%). Twenty five patients had temporal lobe epilepsy (16.1%) and others had nontemporal epilepsy (83.9%). There were no difference between the groups regarding age, sex, duration of illness, education level, marital status, and anticonvulsant use. Prevalence of OCD was 10.5% (n=2) among the patients with juvenile myoclonic seizures, 9.5% (n=4) with complexpartial and 5.7% (n=3) with generalized tonic-clonic seizures. OCD was not diagnosed among the patients with other types of epilepsy. However, there was no significant relation between clinically diagnosed type of epilepsy and the prevalence of OCD. Prevalence of OCD was higher among the patients with temporal lobe epilepsy (16%) than nontemporal lob epilepsy patients (3.8%).

Conclusion: The results suggest that the prevalence of OCD among a group of outpatients who are in treatment for epilepsy, especially temporal lobe focus, is relatively higher than the prevalence in the community. Although, the symptomatology of obsessions and compulsions seems to be similar between the epilepsy patients and general OCD patients, there is a need for controlled studies with larger sample sizes.


Polikliniğe başvuran epilepsili hastalarda obsesif kompulsif bozukluk: Sıklık ve klinik özellikler

Amaç: Bu çalışmada epilepsili hastalarda obsesif kompulsif bozukluğun (OKB) sıklığı, semptomatolojisi ve ilişkili etkenlerin araştırılması amaçlandı.

Yöntem: Çalışmaya bir üniversite hastanesinin epilepsi polikliniğine başvuran 18-60 yaş arasında ardışık 155 hasta alındı. Epilepsi dışında halen ek nörolojik hastalığı olanlar; epilepsisi kafa travması, metabolik sorunlar ve intrakranial olaylar gibi ikincil nedenlere bağlı gelişmiş olanlar; halen şiddetli ek bir tıbbi hastalığı olanlar; zeka geriliği bulunanlar ve son 1 ay içinde psikotrop ilaç alanlar çalışmaya alınmadı.

Hastaların sosyodemografik özellikleri, epilepsi türü ve aldığı antiepileptik ilaçlar kaydedildi. Epilepsi türleri klinik olarak basit parsiyel, kompleks parsiyel, jüvenil absans, jüvenil miyoklonik, jeneralize tonik-klonik ve diğerleri olarak kategorize edildi. EEG sonuçlarına göre ise epilepsi türleri temporal ve non-temporal olarak sınışandırıldı. OKB tanısı DSM-IV Eksen I Bozuklukları İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme / Klinik Versiyon (SCID-I / CV) ile kondu. OKB tanısı alanlarda obsesif kompulsif belirtilerin türleri ve şiddetini saptamak için Yale-Brown Obsesyon Kompulsiyon Ölçeği (YBOKÖ) kullanıldı.

Bulgular: Dokuz (%5.8) hasta OKB tanısı için ölçütleri karşıladı. En sık obsesyonlar bulaşma (%66.7), saldırganlık (%44.4), dinsel (%22.2) ve simetri/keskinlik (%22.2), en sık kompulsiyonlar ise yıkama/temizleme (%66.7), kontrol etme (%66.7), yineleme (%22.2) ve düzenleme/sıralama (%22.2) idi. Temporal lob epilepsili hastalarda OKB sıklığı nontemporal lob epilepsili hastalardan daha fazlaydı. Levetirasetam kullanımı OKB ile sınırda anlamlı derecede ilişkili bulundu.

Hastaların en sık kullanmakta oldukları antiepileptik ilaçlar okskarbazepin (%35.5), karbamazepin (%31.6) ve valproik asitti.(%30.3). Klinik olarak hastalardaki en sık epilepsi türleri jeneralize tonik-klonik (%34.2) ve kompleks parsiyeldi. (%27.1). Hastaların 25’i (%16.1) temporal lob epilepsi, geri kalanı (%83.9) nontemporal lob epilepsiye sahipti.

OKB’si olan ve olmayan gruplar arasında yaş, cinsiyet, hastalık süresi, eğitim durumu, medeni durum ve kullanılan antiepileptikler yönünden anlamlı fark bulunmadı. OKB sıklığı jüvenil miyoklonik nöbetleri olanlarda %10.5 (s=2), kompleks parsiyel nöbetleri olanlarda %9.5 (s=4) ve jeneralize tonik-klonik nöbet geçirenlerde %5.7 (s=3) olarak saptandı. Diğer epilepsi türlerine sahip hastalar arasında OKB bulunmadı. Bununla birlikte, klinik epilepsi türleri ile OKB sıklığı arasında anlamlı bir ilişki yoktu. Temporal lob epilepsili hastalarda OKB sıklığı (%16) temporal lob epilepsisi olmayanlardan (%3.8) yüksek bulundu.

Sonuç: Bulgularımız, özellikle temporal lob kökenli olmak üzere, tedavi altındaki bir grup ayaktan epilepsi hastasında OKB’nin toplumdaki yaygınlığından nispeten sık olduğunu göstermektedir. Epilepsili hastalarda görülen obsesif kompulsif semptomların genel olarak epilepsisi olmayanlara benzer olduğu düşünülebilirse de, konu ile ilgili daha geniş örneklemli ve kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır.

Files
EISSN 2475-0581