Psychiatry and Clinical Psychopharmacology
Original Papers

Escitalopram in treatment of post-stroke depression

1.

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi 7. Psikiyatri Kliniği, İstanbu›l- Türkiye

2.

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Nöroloji Kliniği, Nöroloji Uzmanı ,İstanbu›l- Türkiye

3.

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Nöroloji Kliniği, İstanbul- Türkiye

4.

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 7. Psikiyatri Kliniği, İstanbul-Türkiye

Psychiatry and Clinical Psychopharmacology 2010; 20: 74-78
Read: 1011 Downloads: 614 Published: 26 February 2021

Objective: Poststroke depression was reported in approximately one third of the patients within the first two years of a cerebrovascular event. Depression is known to impair physical and cognitive recovery after stroke as well as increasing the morbidity and mortality. However, no definite consensus has been reached regarding the best treatment option. The aim of this open-label study was to determine the efficacy and safety of the selective serotonin reuptake inhibitor (SSRI) escitalopram in post-stroke depression treatment.

Method: Patients showing symptoms of depression within 6 months of a cerebrovascular event were included in this study. Patients with Hamilton depression (HAM-D) score of <13, mini mental standardized test score of <23, schizophrenia, behavioral disorders, substance abuse, history of alcoholism, current use of antidepressants, and history of stroke or major depression within the last one year were not included. All patients were administered escitalopram 10 mg/day for 3 months. Primary end-point was the improvement in HAM-D scores. Additionally, stroke severity and extent of functional impairment was assessed by NIH stroke scale, Barthel index and Rankin scale; side effects were followed; the relationship between HAM-D scores and sociodemographic variables and stroke localization was investigated.

Results: A total of 35 patients (21 female, 14 male; mean age, 67± 6) were included. Depression was diagnosed 3±1.2 months after the stroke. Following the initiation of treatment, HAM-D scores decreased significantly in all visits (days 15, 30, 45, and 90). The mean HAM-D score decreased from 27.5±4.7 to 4.65±2.47 at day 90 (p <0.0001). No significant correlation was found between HAM-D scores and cerebrovascular event localization, age, smoking, history of depression or panic disorder, history of psychiatric medication use and history of depression in the family. Escitalopram was well tolerated. A total of 9 patients (26%) reported nausea, anxiety, drowsiness and dyspepsia on the day 15. No other side effects were reported on the following visits (except for one patient with dyspepsia complaints on the day 30).

Conclusions: In this open-label study escitalopram was found to be safe and effective for use in post-stroke depression patients. Larger, placebo controlled, randomized double blind studies are needed to better evaluate the efficacy of escitalopram. Response to escitalopram treatment should also be investigated in more severe stroke patients suffering physical and cognitive function loss.


İnme sonrası depresyon tedavisinde essitalopram

Amaç: Serebrovasküler atak geçiren hastaların yaklaşık üçte birinde ilk iki sene içerisinde depresyon belirtileri görülmektedir. Depresyonun fiziksel ve bilişsel kayıplarda iyileşmeyi geciktirdiği, morbidite ve mortaliteyi artırdığı bilinmektedir. Ancak henüz etkin bir depresyon tedavisi üzerinde fikir birliğine varılamamıştır. Bu açık etiketli çalışmanın amacı selektif serotonin geri-alım inhibitörü (SSRI) essitalopram’ın inme sonrası depresyon hastalığında etkinlik ve güvenliliğini araştırmaktır.

Yöntem: İnme sonrası 6 ay içinde depresyon belirtileri ile kliniğimize başvuran hastalar çalışmaya alındı. Hamilton depresyon ölçeği skoru (HAM-D) < 13, mini mental standardize test skoru < 23, şizofreni, mizaç bozukluğu, madde kötüye kullanım, kronik alkolizm öyküsü olanlar, antidepresan tedavi almakta olanlar, son bir sene içinde inme veya majör depresyon öyküsü olanlar çalışma dışı bırakıldı. Tüm hastalar essitalopram 10 mg/gün tedavisi ile 3 ay boyunca izlendi. Birincil değerlendirme kriteri HAM-D puanında iyileşmeydi. Ayrıca NIH inme ölçeği, Barthel indeksi ve Rankin ölçeği ile inme şiddeti ve işlevsel kaybın boyutu incelendi; yan etki profili değerlendirildi, sosyodemografik veriler ve inme lokalizasyonu ile HAM-D puanları arasındaki ilişki incelendi.

Bulgular: Çalışmaya toplam 35 hasta (21 kadın, 14 erkek; ortalama yaş 67±6) katıldı. Depresyon tanısı inmeden ortalama 3±1.2 ay sonra konmuştu. HAM-D puanı başlangıcı takip eden tüm vizitlerde (15, 30, 45 ve 90. gün) bir önceki vizite kıyasla anlamlı düşüş gösterdi. Başlangıç HAM-D puan ortalaması 27.5±4.7 iken 90. günde 4.65±2.47’ye düştü (p<0.0001). HAM-D değerleri ile serebrovasküler atak lokalizasyonu, yaş, sigara kullanımı, hastada depresyon ve panik bozukluk öyküsü, psikiyatrik ilaç kullanma öyküsü ve ailede depresyon öyküsü, değişkenleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı (p >0.05). Essitalopram genelde iyi tolere edildi. Toplam 9 hastada (%26) 15. gün vizitinde bulantı, huzursuzluk, sersemlik hissi ve dispepsi bildirildi. Sonraki vizitlerde ise (30. günde dispepsi şikayeti olan bir hasta dışında) yan etki bildirimi olmadı.

Sonuç: Açık etiketli çalışmamızda essitalopram inme sonrası depresyon olgularında etkin ve güvenilir bulundu. Essitalopram etkinliğinin daha iyi değerlendirilebilmesi için daha geniş, plasebo kontrollü randomize çift kör çalışmalara ihtiyaç vardır. Ayrıca daha ağır inme olgularında, fiziksel ve bilişsel işlev kayıplarında essitalopram tedavisine cevap da araştırılmalıdır.

Files
EISSN 2475-0581