Objective: Melancholic versus non-melancholic depression dichotomy is perhaps the most widely accepted distinction in categorization of depression. This research aims to compare symptom based, severity based, and biology based categorization of depression.
Methods: To achieve this, the cluster analysis was performed on a sample of 78 depressed patients, f›rst by using 14 SCID-I depressive symptoms. Patients were clustered again with regard to post dexhametasone cortisol levels (suppressed vs non-suppressed groups), and lastly according to HDRS (Hamilton Depression Rating Sacale) scores (high vs low severity groups). Biological (thyroid stimulating hormone -TSH, basal and post dexhametasone cortisol levels), clinical (age, age of onset, severity of depression, psychosocial stressors, and personality disorder) and demographic variables of these categories were compared.
Results: There was a high degree of accordance between the cluster analytically derived endogenous group and the DSM-IV diagnosis of melancholia. Cluster analytically generated endogenous group were older, more severely depressed, and had higher basal cortisol levels than nonendogenous depressive subtype. Severely depressed group according to HDRS scores had lower TSH levels. Only DST (dexamethasone suppression test) non-suppressive patients had more depressive disorders in their family.
Conclusions: The results of our study partly support the hypothesis that endogenous and melancholic depression have distinct clinical and biological features.
Depresif bozuklukların alttiplendirmesi: Üç yöntemin karşılaştırılması
Amaç: Melankolik ve melankolik olmayan depresyon, depresyonun sınıflandırılmasında belki de en yaygın kabul gören ayrım noktasıdır. Bu çalışmanın amacı depresyonun belirti, şiddet ve biyolojik tabanlı sınıflamalarını karşılaştırmaktır.
Yöntem: Depresyon tanısı almış 78 hastadan oluşan örneklemde ilk olarak SCID-I’in 14 depresif belirtisi kullanılarak küme analizi yapılmıştır. İkinci olarak biyolojik tabanlı sınıflama için DST (deksametazon supresyon testi) sonuçları ve son olarak da şiddet açısından HDRS (Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği) puanlarına göre (yüksek ve düşük şiddet grupları) gruplandırılmışlardır. Bu gruplar biyolojik değişkenler (tiroid stimule edici hormon -TSH, bazal ve deksametazon sonrası kortizol düzeyleri), klinik (yaş, başlangıç yaşı, depresyon şiddeti, psikososyal stresörler, kişilik bozukluğu) ve demografik değişkenler açısından karşılaştırılmıştır.
Bulgular: DSM-IV’e göre melankoli tanısı almış grubun küme analizi sonucu endojen grup olarak belirlenmiş grupla yüksek derecede uygunluk gösterdiği belirlendi. Küme analizine göre endojen depresyon olarak tanımlanan grubun yaş ortalamasının daha yüksek, klinik açıdan depresyon derecesinin daha şiddetli ve bazal kortizol düzeylerinin daha yüksek oldukları bulundu. HDRS puanlarına gore daha ciddi depresyonu olan grubun TSH düzeyleri daha düşük bulundu. DST (deksametazon supresyon testi) kortizol yanıtı baskılanmamış hastalarda aile öyküsünde daha fazla depresif bozukluk olan bireyler olduğu saptandı.
Sonuç: Çalışmamızın sonucu endojen veya melankolik depresyonun farklı klinik ve biyolojik özelliklere sahip olduğu hipotezini kısmen doğrulamaktadır.