Psychiatry and Clinical Psychopharmacology
Perspectives

Critiques and challenges to old and recently proposed American Psychiatric Association’s website DSM 5 diagnostic criteria for sexual dysfunctions

1.

Professor of Psychiatry, Marmara University School of Medicine, Department of Psychiatry, İstanbul - Turkey

2.

Resident of Psychiatry, Marmara University School of Medicine, Department of Psychiatry, İstanbul - Turkey

Psychiatry and Clinical Psychopharmacology 2013; 23: 113-128
DOI: 10.5455/bcp.20130416063859
Read: 895 Downloads: 537 Published: 19 February 2021

All the DSM classifications until present time based definitions of sexual dysfunctions on expert opinions that were not supported by sufficient clinical or epidemiological data. Additionally, older definitions of sexual dysfunctions (SD) included vague terms such as satisfactory, soon after, rapid, short, minimal, recurrent and persistent which were not precise and difficult to interpret. The DSM 5 attempted to operationalize the diagnostic criteria and avoided these vague terms. It also used specific duration and severity criteria to identify more homogeneous groups for purposes of good clinical epidemiological research and better treatment decisions. All of the DSM classifications until DSM 5 classified male and female SD on the same continuum based on unified sexual response cycles. DSM 5 made a major conceptual change and emphasized that different genders’ sexual disorders are no longer required to be analogous. DSM 5 also merged female desire and arousal diagnosis into one entity defined as female sexual interest and arousal disorders. This paper aims to compare and contrast proposed APA website DSM 5 definitions of SD with that of DSM IV TR and explains the rationale for making these changes. It subsequently challenges the suggested DSM 5 criteria and addresses some issues to be considered further for future diagnostic criteria.


Cinsel işlev bozuklukları tanı ölçütlerinin eski ve Amerikan Psikiyatri Derneği internet sitesinde sunulan yeni biçimiyle gözden geçirilmesi ve eleştirisi

Cinsel işlev bozuklukları (CİB)’nın bugüne kadar yapılmış sınıflandırma ölçütleri yeterli klinik ve epidemiyolojik araştırma verilerleri ile desteklenememiştir. Tanı ölçütleri DSM 5’ e kadar daha çok uzman görüşü üzerine temellenmiş, ampirik çalışmalardan gelen kanıtlarla yeterince desteklenmemiştir. Ayrıca CİB’in daha önceki tanı ölçütlerinde “kısa sürede, çok kısa sürede, tekrarlayıcı, inatçı” gibi netlik ve özgüllük içermeyen ifadeler kullanmıştır. DSM 5’in APA internet sitesinde önerilen tanı ölçütleri bu belirsiz ifadelerden uzak durmaya çalışmış ve daha ölçülebilir ve somut tanımlamalar getirmeye gayret etmiştir. APA internet sitesinde önerilen DSM 5 tanı ölçütleri, “homojen” gruplar belirlemek ve bu homojenite içine girmeyen kişileri “bozukluk” kapsamında değerlendirmemek amacıyla tanımlamada özgül süre ve şiddet ölçütleri kullanmıştır. Şu ana kadar yapılmış tüm DSM sınıflandırma sistemlerinde kadın ve erkek cinselliğinin aynı çizgisel (lineer) cinsel yanıt döngüsünden geçtiği varsayılmış ve sınıflandırma bu çizgisel döngü üzerinden yapılmıştır. DSM 5 önemli bir kavram değişikliği yaparak farklı cinsiyetlerin cinsel yanıtlarının mutlaka benzer olmayabileceğini vurgulamış ve böylelikle CİB’in tanısal sistemine yeni bir boyut getirmiştir. Ayrıca kadın cinsel istek bozukluğu ile kadın cinsel uyarılma bozukluğu tanılarını birleştirmiş ve “kadın cinsel istek ve uyarılma bozukluğu” biçiminde tek bir kategori içinde tanımlamıştır. Bu makalenin amacı DSM IV TR ile APA’nın internet sitesinde yayınlanan DSM 5 ölçütlerini hem karşılaştırmak hem de kıyaslamak yanısıra DSM 5 için önerilen değişiklikler konusundaki temel mantığı aktarmak olmuştur. Makale ayrıca DSM 5 için önerilen ölçütleri tartışmakta ve gelecekteki sınıflandırmada göz önünde bulundurulması gereken noktalara vurgu yapmaktadır.

Files
EISSN 2475-0581