Psychiatry and Clinical Psychopharmacology
Reviews

Combining cognitive behavioural therapy and pharmacotherapy in the treatment of anxiety disorders: true gains or false hopes?

1.

Department of Psychiatry, Marmara University, Istanbul, -Turkey

Psychiatry and Clinical Psychopharmacology 2009; 19: 436-466
Read: 988 Downloads: 564 Published: 03 March 2021

Objective: Anxiety disorders are common and have negative impact on the individual, the health system and the society. In practice a substantial percentage of patients remain untreated and those who are treated mostly receive either pharmacotherapy or CBT as monotherapy or in combination. This article aims at reviewing the available evidence for and against combination therapy in anxiety disorders with special emphasis on panic disorder and explores possible mechanisms of how cognitive behavioural therapy (CBT) and pharmacotherapy interact.

Method: The article reviews available evidence for combination therapy in panic disorder and putative interactions between CBT and pharmacotherapy for panic disorder as well as for generalized anxiety disorder (GAD), social anxiety disorder (SAD), obsessive-compulsive disorder (OCD), and post-traumatic stress disorder (PTSD) on meta-analytic level.

Results: There is no high-quality data that favours combination therapy in PTSD or combination of CBT with antipsychotics or anticonvulsants. In panic disorder, GAD, SAD and OCD combined treatment with antidepressants or benzodiazepines may result in greater effectiveness during the acute phase and post-treatment but treatment gains appear not to be durable compared to CBT monotherapy. Some evidence suggests that combination with some types of medication may actually be detrimental to long-term outcome. Effects on the neuronal fear network and memory function as well as attribution of improvement and patients’ attitudes towards treatment are possible factors in understanding the complex interaction between psychotropic medication and CBT.

Conclusions: Combination therapy in anxiety disorders may be clinically over-used considering the current evidence base while CBT monotherapy appears underutilized. The complex interaction between pharmacotherapy and CBT should be considered in treatment planning.


Anksiyete bozuklukları tedavisinde bilişsel davranışçı terapi ve ilaç tedavisi birlikteliği: Gerçek kazanımlar mı? Gerçekçi olmayan umutlar mı?

Amaç: Anksiyete bozuklukları sık görülen; birey, sağlık sistemi ve toplum üzerinde olumsuz etkileri olan bir hastalık grubudur. Uygulamada anksiyete hastalarının önemli bir bölümünün tedavi gömediği, görenlerin ise çoğunlukla ya ilaç tedavisi ya bilişsel davranış terapileri (BDT) ya da kombinasyon tedavileri aldığı bilinmektedir. Bu gözden geçirme makalesi, başta panik bozukluk olmak üzere, tüm anksiyete bozukluklarının tedavisinde kullanılan kombine yaklaşımın lehine ve aleyhine olan kanıtları incelemek ve BDT ile ilaç tedavisinin olası etkileşim mekanizmalarını araştırmayı amaçlamıştır.

Yöntem: Makale panik bozukluğun ilaç ve BDT kombinasyonu ile tedavisine ilişkin eldeki kanıtları gözden geçirmekte ayrıca yaygın anksiyete bozukluğu (YAB), sosyal anksiyete bozukluğu (SAB), obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)’ndaki olası etkileşimleri metaanalitik düzeyde incelemektedir.

Bulgular: TSSB’de kombinasyon tedavilerinin ya da BDT’nin antipsikotik veya antikonvulsan ilaçlarla kombine edilmesinin yararlı olduğunu ortaya koyan nitelikli araştırma verisine rastlanmamıştır. Panik bozukluk, YAB, SAB ve OKB’de ise antidepresan ve benzodiyazepinlerle BDT kombinasyonunun tedavinin hem başlangıç hem de sonuç evresinde etkili olabileceği gösterilmiş olsa da kombine tedavi ile sağlanan yararların yalnızca BDT ile sağlanan yararlar kadar kalıcı olmadığı görülmektedir. Hatta bazı ilaç grupları ile kombinasyonun BDT’nin uzun dönem yararlı etkilerini olumsuz yönde değiştirdiğine ilişkin kanıtlar bulunmuştur. Psikotrop ilaçlarla BDT arasındaki karmaşık etkileşimi anlamaya çalışırken tedavinin nöronal korku ağına ve bellek işlevleri üzerine olan etkileri yanısıra hastaların iyileşmeyi hangi tedavi yaklaşımına yükledikleri ve her bir tedavi yaklaşımına olan tutumları gibi etkenler önem kazanmaktadır.

Sonuç: Eldeki mevcut kanıta dayalı veriler temel alındığında uygulamada anksiyete bozukluklarının tedavisinde kombine tedavilerin kullanılması gerekenden daha fazla, yalnızca BDT’nin ise kullanılması gerekenden daha az kullanıldığı anlaşılmaktadır. Tedaviyi planlarken BDT ile ilaç tedavisi arasındaki karmaşık etkileşimler gözönünde bulundurulmalıdır.

Files
EISSN 2475-0581