Psychiatry and Clinical Psychopharmacology
Reviews

Trace amines and their relevance to psychiatry and neurology: a brief overview

1.

Department of Pharmacology, University of Alberta, Edmonton, Alberta, Canada

2.

Department of Psychiatry, University of Alberta, Edmonton, Alberta, Canada

3.

Department of Psychiatry, University of Saskatchewan, Saskatoon, Saskatchewan, Canada

Psychiatry and Clinical Psychopharmacology 2011; 21: 73-79
DOI: 10.5350/KPB-BCP201121113
Read: 1814 Downloads: 645 Published: 25 February 2021

The arylalkylamines, β-phenylethylamine, m- and p-tyramine, tryptamine, m- and p-octopamine, phenylethanolamine and synephrine, have been termed trace amines because of their low absolute concentrations in the central nervous system relative to the classical neurotransmitter amines, noradrenaline, dopamine and 5-hydroxytryptamine (5-HT, serotonin). Despite being present at low concentrations, these amines have been implicated in the etiology and pharmacotherapy of several psychiatric and neurological disorders. Studies on trace amines flourished in the 1970s and 1980s, following the development of sensitive assays for these amines, and were accompanied by comprehensive electrophysiological studies and some receptor binding studies. There has been a resurgence of interest in these amines in the past decade with the discovery and cloning of a unique family of G-protein-coupled receptors, some of which are selectively activated by trace amines; these receptors have been termed trace amine, associated receptors (TAARs). The relevance of these receptors to the actions of the trace amines and to the actions of several other neurochemicals and psychotropic drugs is discussed.


Eser aminler ve psikiyatri ve nöroloji ile ilişkisi: Kısa bir gözden geçirme

Arilalkilaminler β-feniletilamin, m- ve p-tiramin, triptamin, m- ve p-oktapamin, feniletanolamin ve sinefrin klasik amin nörotransmitterler olan noradrenalin, dopamin ve 5-hidroksitriptamin (5-HT, serotonin)’e oranla santral sinir sistemindeki mutlak konsantrasyonlarının düşük olması nedeniyle eser aminler olarak adlandırılmıştır. Düşük konsantrasyonlarda bulunmalarına rağmen bu aminler bir çok psikiyatrik ve nörolojik hastalığın etyolojisi ve farmakoterapisinde yer alırlar. Eser aminlerle ilgili çalışmalar 1970’ler ve 1980’lerde kapsamlı elektrofizyolojik çalışmalar ve bazı reseptör bağlanma çalışmaları ile birlikte bu aminler için duyarlı testlerin gelişmesinden sonra artmıştır. Geçtiğimiz son on yılda bu aminlere olan ilgi, G-proteini ile çalışan reseptör ailesinin keşfi ve klonlanması ile canlanmıştır, bunlardan bazıları eser aminlerle seçici olarak aktive olması nedeniyle eser aminle ilişkili reseptörler (trace amine associated receptors (TAARs)) olarak adlandırılmıştır. Bu reseptörlerin eser aminlerin etkisi ile ve diğer birçok nörokimyasal ve psikotropik ilaçlarla ilişkisi tartışılmıştır.

Files
EISSN 2475-0581