Psychiatry and Clinical Psychopharmacology
Review

Psychotropic drug use in pregnancy: An update

1.

Psikiyatri Profesörü, Klinik Psikofarmakoloji Bülteni Editörü, Istanbul-Türkiye

Psychiatry and Clinical Psychopharmacology 2011; 21: 161-173
DOI: 10.5455/bcp.20110706032759
Read: 1130 Downloads: 607 Published: 25 February 2021

Pregnancy is a turbulent period, during which hormonal and psychosocial lifestyle changes occur. Hence depression, anxiety disorders, or obsessive-compulsive disorders can be triggered and chronic psychiatric disorders can be exacerbated, particularly, due to limitations on the use of psychotropic drugs. Considering a large percentage of pregnancies are not planned, overcoming these challenges creates difficulties for both the pregnant women and the team providing health care services. There are contradictory findings about the safety of psychotropic drugs and their use in the treatment of psychiatric disorders during pregnancy. The benefits and risks of psychopharmacological treatment during pregnancy should be considered carefully. When psychotropic drugs are given to pregnant women they easily reach fetüs, as there are no barriers between maternal and placental blood. Generally higher serum drug levels are detected in newborns than in maternal serum. Therefore in deciding on psychotropic drug use during pregnancy, the risks of neonatal toxicity, premature and still births, and morphological and behavioral teratogenicity must be taken into account. In addition not only anatomical malformations, but also long-term behavioral teratogenicity of the drugs must be considered while evaluating the safety of drug use during pregnancy. The classical antipsychotics and tricyclic antidepressants (except chlomipramine) are relatively safe for the fetus. Antidepressant use is associated with the risk of anomalies during almost all of the prenatal period; however, the risk appears to be especially increased in fetüses that have been exposed to paroxetine and chlomipramine. There are significant findings that many atypical antipschotics cause an increase in the rate of fetal malformations by provoking gestational diabetes. Therefore, women who wish to become pregnant, who have been on ongoing atypical antipsychotic treatment before pregnancy, should always be switched to conventional antipsychotics upon the beginning of pregnancy. Benzodiazepines used during the first trimester can be teratogenic and can cause withdrawal symptoms in high doses in newborns, hypotonia, and agitation. The mood stabilizers (carbamazepine, valproate, similar anticonvulsants, and lithium) have been known to possess high teratogenic risk for a long time. However, the teratogenicity risk for lithium has recently been decreased. On the other hand, the use of valproate during pregnancy has a strong association with the risk of fetal abnormalities and autism-spectrum disorders. For these reasons, the uses of clomipramine, paroxetine, valproate, and atypical antipsychotics are recommended to be avoided during pregnancy. If there is a need for long-term use of psychotropic drugs during pregnancy, a full assessment should be conducted, polypharmacy and unnecessary medication use should be avoided, and the doses of psychotropic drugs should be kept to a minimum, because there are rarely valid reasons to discontinue medications that are necessary during pregnancy. In this paper, we aimed to update psychotropic drug use during pregnancy, an important and common issue in daily psychiatry practice, in the light of recent data.


Gebelikte psikotrop ilaç kullanımı: Bir güncelleme

Gebelik dönemi, hormonal ve psikososyal yaşam tarzı değişikliklerinin olduğu çalkantılı bir dönemdir. Bu nedenle gebelik döneminde depresyon, anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk gibi hastalıklar başlayabildiği gibi; psikotrop ilaç kullanımındaki aşırı kısıtlılıklardan dolayı da mevcut ciddi psikiyatrik bozuklukların alevlenmeleri sıklıkla görülebilmektedir. Gebeliklerin büyük bir bölümünün plansız olduğu düşünüldüğünde bu problemlerin aşılması hem gebe yönünden hem de gebeye bakım veren sağlık ekibi yönünden zorluklar içermektedir. Psikotrop ilaçların güvenliği ve gebelikte psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılmaları ile ilgili çelişkili bulgular vardır. Gebelikte psikofarmakolojik tedavinin yararları ve riskleri dikkate alınmalıdır. Gebelere ilaç verildiğinde, bu ilaçlar anne ve plasenta kanı arasında hiçbir engel olmadığından rahatlıkla fetüsa ulaşırlar. Genellikle fetüs serumunda annenin serumunda tesbit edilen ilaç düzeylerinden daha yüksek oranda psikotrop ilaç düzeyleri oluşmaktadır. Bundan dolayı gebelikte ilaç kullanımına karar verilirken neonatal toksisite, prematüre ve ölü doğum ile morfolojik ve davranışsal teratojenite risklerinin dikkate alınması gerekmektedir.Teratojenite denince de, sadece anatomik malformasyonlar değil, aynı zamanda uzun vadeli davranışsal teratojenite de ilaçların güvenilirliği değerlendiriliken gözönüne alınmalıdır. Klasik antipsikotikler ve trisiklik antidepresanlar (klorimipramin hariç) fetüs için görece güvenlidirler. Neredeyse tüm prenatal dönemdeki antidepresan kullanımı anomali riski ile ilişkilidir. Özellikle bu risk paroksetin ve klorimipramine maruz kalanlarda daha da artmış gibi görünmektedir. Bir çok atipik antipsikotiğin gestasyonel diyabeti tetikleyerek fetal malformasyon oranında artış yaptıklarına ilişkin anlamlı veriler mevcuttur. Bu nedenle gebelikten önce atipik antipsikotik kullanımını sürdüren anne adaylarında gebelik başladığında mutlaka klasik antipsikotiklere geçiş yapılmalıdır. Mizaç dengeleyicileri (lityum, karbamazepin, valproat, v.b. gibi antikonvülzanlar)’nin yüksek teratojenik riskleri olduğu eskiden beri bilinmektedir. Bununla birlikte son zamanlarda lityum için bu teratojenite riski düşürülmüştür. Buna karşılık özellikle gebelikte valproat kullanımının fetal anomaliler ve otizm-spektrum bozuklukları riski ile güçlü ilişkileri vardır. Bu nedenlerle gebelikte, özellikle klomipramin, paroksetin, valproat ve atipik antipsikotiklerin kullanımının önlenmesi tavsiye edilir. İlk trimesterde kullanılan benzodiazepinler teratojenik olup; yenidoğanda da yüksek dozda yoksunluk belirtileri, hipotoni ve ajitasyona neden olabilirler. Yine uzun vadeli psikotrop ilaç kullanımına ihtiyaç var ise, tam bir değerlendirme yapılmalı ve polifarmasi, gereksiz ilaç kullanımı önlenmelidir. Kullanılacak psikotrop ilaçların dozları asgari ölçülerde tutulmalıdır. Çünkü, gebelik sırasında kullanılması mutlak gerekli olan ilaçları kesmek için çok fazla geçerli neden yoktur. Bu yazıda, günlük psikiyatri pratiğinde çok karşılaşılan ve önemli bir konu olan “gebelikte psikotrop ilaç kullanımı”nı son veriler ışığında güncelleştirmek istedik.

Files
EISSN 2475-0581