Psychiatry and Clinical Psychopharmacology

Metabolic syndrome

1.

Prof. Dr., Metabolik Sendrom Derneği Başkanı Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Klinik Şefi, İstanbul-Türkiye

Psychiatry and Clinical Psychopharmacology 2008; 18: Supplement S57-S61
Read: 826 Downloads: 464 Published: 04 March 2021

The metabolic syndrome is a clustering of risk factors including dyslipidemia, glucose intolerance, hypertension, and abdominal obesity. Patients who have this syndrome have been shown to be at an increased risk of developing type 2 diabetes and cardiovascular disease. The dominant underlying risk factors for metabolic syndrome are increased visceral adipose tissue and decreased insulin sensitivity. Insulin resistance describes the condition in which physiological amounts of insulin are inadequate to produce a normal insulin response from cells. Intra-abdominal fat accumulation plays a key role in the development of insulin resistance and metabolic syndrome. Adipose tissue is traditionally viewed as a passive reservoir for energy storage. Over the past years, adipose tissue has been recognised as a an endocrine organ and major site for steroid hormone metabolism and for the production of leptin, adiponectin, resistin, pro-inflammatory cytokines, and other molecules. Adipose tissue proteins, collectively termed adipocytokines, are essential components of the physiological system that integrate endocrine, paracrine and autocrine signals. Obesity alters the secretion of adipocytokines, leading to insulin resistance and various other metabolic disorders. Lifetyle modification is the essential part of the prevention and treatment of metabolic syndrome. Lifestyle modification can be summarized as dietary changes, exercise, and smoking cessation. Waist circumference is a new theraupatic goal. Drug therapy indicated for cardiometabolic risk reduction includes antihypertensives, insulin sensitizers, and antidyslipidemic agents.


Metabolik sendrom

Metabolik sendrom, abdominal obezite ile birlikte dislipidemi, glukoz intoleransı ve hipertansiyonu içeren bir risk faktörleri demetidir. Metabolik sendromlu hastalarda, tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık gelişme riski artmıştır. Metabolik sendromun altında yatan başlıca risk faktörleri, visseral yağ dokusu artışı ve insülin direncidir. İnsülin direnci, Şzyolojik miktarlardaki insülinin, hücreden normal bir insülin cevabı sağlanması için yeterli olamaması durumudur. İnsülin direnci gelişiminde intraabdominal yağ birikmesi anahtar rol oynar. Yağ dokusu endokrin bir organdır ve adipositokinler denen proteinleri sekrete eder. Eskiden pasif bir enerji deposu olarak bilinen yağ dokusu, son yıllarda steroid hormon metabolizmasının, leptin, adiponektin, rezistin, proinşamatuar sitokinler gibi birçok molekülün üretimindeki majör bölge olan bir endokrin organ olarak görülmektedir. Adipositokinler endokrin, parakrin ve otokrin sinyaller üreten Şzyolojik bir sistemin komponentleridir. Obezite, adipositokin sekre yonunu değiştirerek insülin direnci ve çeşitli metabolik bozukluklara yol açar. Metabolik sendromun önlenmesi ve tedavisinde yaşam tarzının düzenlenmesi esastır. Yaşam tarzı düzenlemesi, diyetteki değişiklikler, egzersiz ve sigaranın kesilmesi olarak özetlenebilir. Kardiyometabolik riskin azaltılması için uygulanacak ilaç tedavisinde antihipertansişer, insülin duyarlığını artı ran ilaçlar ve antidislipidemik ajanlar yer alır.

Files
EISSN 2475-0581