Although it had long been observed that psychiatric disorders occur in patients with epilepsy, it was only in the 19th century that those were understood and classified. Having been demonstrated in the literature for the last 50 years, forced normalization (alternative psychosis, paradoxical normalization) is a phenomenon that emerges in patients diagnosed with epilepsy. Landolt described it as “a phenomenon characterized by the relative or complete normalization of EEG findings, compared to the previous ones after the occurrence of psychotic states.” The psychiatric disorders reported are mostly psychoses; however, “prepsychotic dysphoria” (insomnia, irritability, anxiety), hysteria, and hypochondriasis as well as mood disorders (depression, mania) have also been reported. The pathogenic mechanisms and neurobiological processes that cause this phenomenon have not yet entirely understood. Moreover, there is lack of information on the incidence of this phenomenon. In this report, the potential pathogenic mechanisms, clinical features, and the diagnosis of forced normalization that is generally assessed by neurologists, yet is also attracting the attention of psychiatrists with the increasing number of cases reported recently, will be reviewed.
Zorunlu normalleşme: Psikiyatrik bozukluklar ve epilepsi ilişkisinde önemli bir fenomen
Epilepsili hastalarda psikiyatrik hastalıkların geliştiği uzun zamandır bilinmekle birlikte bunların anlaşılması ve sınıflandırılması ancak 19. yüzyılda mümkün olabilmiştir. Zorunlu normalleşme (alternatif psikoz, paradoksik normalleşme) özellikle 50 yıldır yazında yer alan ve epilepsi tanısı ile izlenen hastalarda ortaya çıkan bir fenomendir. Landolt bu fenomeni “önceki EEG bulguları ile kıyaslandığında psikotik durumun ortaya çıkmasından sonraki EEG bulgularının daha normal ya da tamamıyla normal olmasıyla karakterize bir fenomen” olarak tanımlamıştır. Bu fenomenin görüldüğü psikiyatrik hastalıklar çoğunlukla psikozlardır fakat “prepsikotik disfori” (uykusuzluk, irritabilite, anksiyete), histeri, hipokondriazis ve duygudurum bozukluğu (depresyon, mani) tanıları alan olgular da bildirilmiştir. Bu fenomene neden olan patofizyolojik düzenekler ve nörobiyolojik süreçler tam olarak anlaşılamamıştır. Sıklığı ile ilgili bilgiler yetersizdir. Bu yazıda daha çok nöroloji uzmanları tarafından değerlendirilen ancak son zamanlarda bildirilmiş olgu sayısındaki artış ile birlikte psikiyatri uzmanlarının da ilgisini çeken zorunlu normalleşme fenomeninin olası etyolojisi, klinik özellikleri ve tanı süreci gözden geçirilmiştir.