.png)
Objective: Prospective studies had shown that depression was an independent risk factor for myocardial infarction and cardiovascular mortality. Anxiety disorders were also associated with coronary artery disease (CAD). Psychological factors may also affect the course of CAD through behavioral mechanisms such as smoking, decreased physical activity, poor diet, and reduced compliance to treatment. The aim of this study was to explore the anxiety and depression scores and atherosclerotic risk factors in patient admitted for elective coronary angiography due to suspected CAD.
Method: The study included 116 patients who were consecutively admitted for elective coronary angiography. Findings were classified into two major groups: normal or abnormal coronary angiography. Abnormal coronary angiography was suggested in patients with atherosclerotic disease (equal to or greater than 50% stenosis) and/or slow blood flow in coronary arteries. Anxiety and depression scores were assessed by self-report using the Beck Depression Inventory, Beck Anxiety Inventory and Spielberger’s State-Trait Anxiety Inventory.
Results: Sixty-three patients (44 male; mean age: 52.2±11.1 years) had abnormal coronary angiography while 53 patients (40 male; mean age: 54.5±10.5 years) had normal findings. Sociodemographic characteristics and atherosclerotic risk factors were similar for both groups. Patients with abnormal coronary angiography had significantly higher depression and anxiety scores compared to patients with normal coronary angiography.
Conclusion: We demonstrated a significant relationship between depression and anxiety scores and coronary artery disease irrespective of presence of atherosclerotic risk factors.
Koroner arter hastalarında anksiyete ve depresyon
Amaç: Prospektif çalışmalarda depresyonun miyokardiyal enfarktüs ve kardiyovasküler mortalite için bağımsız bir risk faktörü olduğu gösterilmiştir. Anksiyete bozuklukları da koroner arter hastalığı (KAH) ile ilişkilidir. Psikolojik faktörler sigara içme, azalmış fiziksel aktivite, kötü diyet ve tedaviye uyumun azalması gibi davranışsal mekanizmalar nedeniyle KAH gelişimini etkileyebilmektedir. Bu çalışmanın amacı, KAH şüphesi nedeniyle elektif koroner anjiyografi yapılan hastalarda anksiyete ve depresyon düzeylerini ve aterosklerotik risk faktörlerini araştırmaktır.
Yöntem: Çalışmaya elektif koroner anjiyografi yapılan ardışık 116 hasta alındı. Bulgular iki majör grup olarak sınışandırıldı: normal ve anormal koroner anjiyografi. Koroner arterlerde aterosklerotik hastalık saptanan (%50’den fazla ya da eşit darlık) ve/veya koroner arterlerde yavaş akımı olanlar anormal koroner anjiyografi olarak yorumlandı. Anksiyete ve depresyon düzeyleri Beck Depresyon Envanteri, Beck Anksiyete Envanteri ve Spielberger Durumluluk-Süreklilik Anksiyete Envanteri kullanılarak ölçüldü.
Bulgular: 63 hastada (44 erkek; ortalama yaş: 52.2±11.1 yıl) anormal koroner anjiyografi bulgusu saptanmışken 53 hastada (40 erkek; ortalama yaş: 54.5±10.5 yıl) normal bulgular saptandı. Sosyodemografik özellikler ve aterosklerotik risk faktörleri her iki grupta benzerdi. Anormal koroner anjiyografi bulguları saptanan hastalar, normal bulgular saptanan hastalarla karşılaştırıldığında, anlamlı olarak yüksek depresyon ve anksiyete düzeyleri saptandı.
Sonuç: Çalışmamızda aterosklerotik risk faktörlerinden bağımsız olarak koroner arter hastalığı ile depresyon ve anksiyete düzeyleri arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu gösterildi.